İstikrar ve huzuru bozan, tarih önünde sorumlu olur

İstikrar ve huzuru bozan, tarih önünde sorumlu olur


Yeni anayasa hazırlanması konusundaki tartışmalara Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) de katıldı. Patronlar kulübünün dün yapılan Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında konuşan Mustafa Koç, ABD'den kaynaklanabilecek bir durgunluk beklentisinin küresel piyasaları sardığını belirterek, bu gelişmelere ve hedeflere uygun politikaların tespit edilmesini ve uygulamaya konulmasını istedi.



İç çekişmelerle zaman ve enerji yitirmenin, ileride telafisi mümkün olmayacak kayıplara sebep olabileceğini ifade eden derneğin YİK Başkanı Koç, "Bu yüzden, önümüzdeki anayasa tartışmalarını toplumsal ve siyasal uzlaşmanın bir zemini haline getirmeliyiz. 84 yıllık kazanımlarımızı ve laik demokratik yapımızı basamak yaparak, özgürlükçü, eşitlikçi, katılımcı, girişimci, hukuka saygılı, bireyi yücelten, devlet-toplum-birey dengesini doğru kuran, toplumsal katılımla şekillendirilmiş anayasa yapmalıyız." dedi. Türk insanının geleceğine güvenle bakabilmesi gerektiğini belirten Koç, istikrar ve huzur ortamının oluşturulmasına engel çıkaran herkesin tarih önünde sorumlu olacağını ifade etti.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ise Başbakan Tayyip Erdoğan'ın DTP'nin Meclis dışına itilmemesi doğrultusundaki açıklamasına destek verdi: "Demokrasimizin, sorunlarını parti kapatmadan çözme olgunluğuna eriştiğine inanıyoruz."

Patronlar kulübünün başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye'nin sınır ötesi konusunda hedefinin Irak'ın kuzeyi değil, terör örgütü PKK olduğunu hem ABD'ye hem AB'ye anlatmayı başardığını dile getirdi. Yalçındağ, "Ama ne yazık ki, yurtiçinde, böyle bir ortamda gerilimi azaltma konusunda en çok sorumluluk üstlenmesi gerekenler, sorumlu davranmadılar, terörle aralarına mesafe koyamadılar. Bu tavırlar, bizde, bu kesimlerin çözümün parçası olmak yerine, sorunun parçası olmayı tercih ettikleri izlenimini uyandırdı." şeklinde konuştu. Konuşmasında yeni Anayasa sürecine de değinen Yalçındağ, bu sürecin fırsata dönüştürülebileceğini kaydetti.

TÜSİAD Başkanı, "Türkiye aslında ilk defa olağan bir dönemde köklü bir anayasa değişikliği yapacak. Bu farklı durumu iyi değerlendirmek ve toplumu tümüyle kucaklayan, uzun dönem kalıcılığı olacak bir anayasa yapmak hepimizin görevi." şeklinde konuştu. Yalçındağ, son açıklanan enflasyon ve büyüme rakamlarının Türkiye ekonomisinin rehavete tahammülü olmadığını bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Kasım ayında enflasyonun yüzde 1,9 çıktığına işaret eden Yalçındağ, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'nın bağımsızlığında ve mali disiplinde toplumsal kararlılığının kaybedilmemesi gerektiğini dile getirdi. Yüzde 2 olarak gerçekleşen üçüncü çeyrek büyüme rakamlarına vurgu yapan TÜSİAD Başkanı, "Türkiye, üretimindeki katma değeri artırmak, cari açığı kontrol altına almak ve bütün bunları da yüzde 7 büyümeden taviz vermeden yapmak durumundadır. Yüzde 4-5 büyüme, Türkiye'nin başta istihdam olmak üzere hiçbir sorununa çözüm olamayacaktır." dedi.

Zemin düzeldi, sıra mimaride

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye ekonomisinde son birkaç yılda zeminin düzeldiğini belirterek, "Ama artık bu zeminin üzerine inşa edeceğimiz 21. yüzyıl ekonomisinin mimarisini konuşmalıyız. Ancak bir türlü o noktaya gelemiyoruz." dedi. Tüm dünyada ucuz işçilik üzerine kurulu rekabetin yerini beyin gücüne dayalı rekabete bıraktığını dile getiren Yalçındağ, Türkiye ekonomisinin de ucuz işgücünden verimliliğe, verimlilikten inovasyona giden bir dönüşüm yaşadığını, ancak bunun yavaş ilerlediğini kaydetti. Başkan Yalçındağ, "Bu dönüşümü hızlandırmanın temel unsuru nitelikli insan kaynağıdır. Onu elde etmenin yolu ise eğitimdir. Eğitime yatırım yapmalıyız." şeklinde konuştu.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç konuşmasında Türkiye'nin yapısal sorunları gidermesi gerektiğine dikkat çekti. Koç, son zamanlarda tereddüt oluşturacak bazı gerilemeler olmasına rağmen 2001 krizinden bu yana, enflasyonla mücadelede belirgin bir başarı elde edildiğini söyledi. Yapılması gerekenlerin yapılmış olanlardan daha fazla olduğuna işaret eden Koç, şöyle konuştu: "Türkiye ekonomisinin kırılganlığını daha da azaltmaya ihtiyacımız var. Önemli bir risk unsuru olan cari açığı sürekli üreten ekonomik yapımızı değiştirmemiz gerekiyor. Yılda yüzde 7 civarında bir büyümeyi garanti altına almamız lazım. İstihdam dostu bir büyüme gerçekleştirmemiz lazım."

Çin'i fırsat olarak görmeliyiz

Mustafa Koç, dünya ekonomisinin işleyiş biçimi ve küresel sermayenin akış biçimi ile ekonomik ve siyasi ağırlık noktalarının değiştiğini kaydetti. Çin'in bunun en belirgin örneklerinden biri olduğunu belirten Koç, "2010 yılında, Çin'de orta sınıf Avrupalının satın alma gücüne sahip 200 milyon kişinin olacağı hesaplanıyor. Lüks tüketim malları üreticileri, gelecek yıllarda gelirlerinin yüzde 40'ını Çin'den elde edeceklerini hesaplıyorlar. Çinliler artık taklidi değil orijinali talep etmeye başlamışlar ve satın alabiliyorlar." dedi. Çin'i sadece bir tehdit olarak görmenin yanlış olacağını aktaran Koç, "Burada bir fırsat yatıyor ve eğer doğru yönetilirse, bu ülkeyle gerçek anlamda bir kazan-kazan ilişkisi kurmak mümkün." ifadesini kullandı.